Almanya, doğum oranlarının gerilemesi nedeni ile yerli nüfusun sürekli olarak azaldığı bir ülke. Doğan bebek başına ödenen “çocuk parasının” artırılması, yabancı işçi alımı, Rusya Almanlarının ülkeye getirilmesi yöntemleriyle nüfusu dengede tutmaya çalışan Almanya yeni çözümler peşinde.
Bir yandan sığınmacılara kapılar açılırken, diğer yandan kalifiye iş gücü transferine yönelik reformlar yapılıyor. Nüfus kazanmaya yönelik reformların hedefinde ilk sırada Türk öğrenciler, akademisyenler, iş adamları ve son olarak da ülkede onlarca yıldır yaşayan lakin kazanılamamış Türkler var.
Eski başbakanlardan Gerhard Schröder önderliğinde seçime giren Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) 1998 yılında iktidar oldu. SPD’nin seçimleri kazanmasında “Yabancılara çifte vatandaşlık” vaadi etkiliydi. Lakin, muhafazakarların seçim sonrası başlattıkları imza kampanyası neticesinde SPD çark etti.
1916 tarihli yasa I. Dünya Savaşı’na, Hitler diktatörlüğüne rağmen değişmemiş ender yasalardan biriydi. Alman vatandaşlığını “kan bağına” bağlı kılıyordu. Yani, nesebi Alman olmayan bir kişinin, Alman vatandaşı olmasına imkan tanımıyordu. Başbakan Schröder, dönemin İçişleri Bakanı Otto Schilly’nin 1999 yılında getirdiği teklif ile bir ara çözüm buldu. Vatandaşlığa geçiş kolaylaştırıldı.
Çifte vatandaşlığa onay çıkmadı ama yeni düzenleme ile Almanya’da doğan ve büyüyen çocuklara sınırlı şekilde çifte vatandaşlık imkanı sunuldu. Bu uygulamayla çifte vatandaşlık elde edenlerin 22 yaşına geldiklerinde iki ülke yurttaşlığından birini tercih etmeleri zorunluluğu getirilerek Alman halkının gönlü alındı.
1999 reformu ile Türkler açısından kalıcı bir sorun ortaya çıktı. Alman vatandaşlığına geçeceklere kendi ülke vatandaşlığını terk ettiklerini belgeleme zorunluluğu getirildi. Böylece Türkler, Alman veya Türk vatandaşlığını seçme gibi bir tercihle karşı karşıya bırakıldı.
Buna karşın İran, Fas ve Yunanistan gibi ülke yasaları “izinle vatandaşlıktan çıkışa” olanak tanımadığı için, Alman makamları bu ülke vatandaşlarına istisna hakkı tanıdı. Mensubu oldukları ülke vatandaşlıklarını yitirmeleri mümkün olmayan ülkelerin yurttaşlarına çifte vatandaşlık imkanı sunuldu. Bir reform olarak öngörülen o dönemde yapılan düzenlemeler Türklerin aleyhine işledi. Türklerin mevcut Alman oturumunu ve vatandaşlığını yitirmesi de dahil birçok zincirleme soruna neden oldu.
Almanya Federal İstatistik Kurumu’nun 2021 verilerine göre, Almanya’da yaşayan yabancı kökenlilerin oranı %13 civarında. Nüfusunun 83 milyon olduğu dikkate alındığında, yaklaşık 10-11 milyon insanın yabancı kökenli olduğu görülüyor. Bu veri, Almanya’da yaşayan farklı etnik kökenlere sahip insanların toplumsal yapısını ve içinde bulunulan açmazı anlamak için önemli bir gösterge.
Almanya’da doğan çocuk sayısı yılda 748 bin dolayında. Buna karşın her yıl 939 bin kişi ölüyor. Ölenlerin büyük çoğunluğunu Alman yaşlılar oluştururken, doğanların ekseriyeti yabancı ailelere mensup.
Alman araştırma kuruluşlarının verilerine göre 2023 yılında Berlin’de erkek çocuklar için en çok “Muhammed” ismi
tercih edilmiş.
2021 yılı verilerine göre, Almanya’da 60 yaş ve üzeri kişiler toplam nüfusunun yaklaşık %31’i civarında. Başka bir ifade ile toplumdaki her iki kişi, bir yaşlının hayatını idame ettirmek ile yükümlü. Doğum ve ölüm sayıları kıyaslandığında ise doğan nüfus, ölen nüfustan 200 bin geride. Ekonomik büyüme verileri de eklendiğinde her yıl 400 bin yeni göçmene ihtiyaç duyulduğuna dair bir kanaat ülkede hakim.
Bazı tahminlere göre, Almanya’da yaklaşık 5 ila 6 milyon Müslüman yaşıyor. Müslümanlar Türk, Arap, Afrikalı veya diğer ülkelerden geliyor. Bir yandan Alman nüfusun azalması diğer yandan Müslüman ülkelerden gelen insanlara bağımlı kalınması yerli halkı strese sürüklüyor ve aşırı sağcı akımların hız kazanmasına neden oluyor.
Buna rağmen mevcut Sosyal Demokrat-Yeşiller koalisyon hükümeti yeni bir vatandaşlık reformuna imza atıyor. Ülkede yaşayan yabancılar arasındaki eşitsizliği sonlandırmaya ve Alman vatandaşlığına geçişe ivme kazandırmaya yönelik bu adım, cesurca bir girişim. Mevcut koalisyon hükümetine sandıkta kesinlikle oy kaybettirecek bir adım.
27 Haziran’dan itibaren geçerli olacak yasa üzerine hükümet iki yılı aşkın bir süredir çalışıyordu.
Almanya’nın yeni vatandaşlık yasasının en önemli maddesi çifte vatandaşlık. İşte ana başlıklar:
* Çifte vatandaşlık imkanı: Yeni yasa ile birlikte artık çifte vatandaşlık mümkün olacak. Önceki yasaya göre, Alman vatandaşlığına geçmek için mevcut vatandaşlıktan vazgeçmek gerekiyordu, ancak bu zorunluluk kaldırıldı. Bu düzenleme özellikle Türkiye kökenli vatandaşları ilgilendiriyor ve yaklaşık 1,5 milyon Türk vatandaşının çifte vatandaş olacağı tahmin ediliyor.
* Başvuru süresinin kısaltılması: Alman vatandaşlığına geçiş için gereken yasal ikamet süresi sekiz yıldan, beş yıla indirildi.
* Çocuklar için kolaylıklar: Almanya’da doğan çocuklar, ebeveynlerinden birinin en az beş yıl yasal olarak Almanya’da ikamet etmesi halinde, doğrudan Alman vatandaşı olabilecek.
* Yaşlı göçmenler için kolaylıklar: Yürürlükte olan Almanca dil testinden muafiyet gibi kolaylıklar, özellikle yaşlı göçmenler için getirildi. 67 yaş üzeri göçmenlerin sadece sözlü görüşme yapmaları yeterli olacak ve mensubu oldukları ülkenin vatandaşlığından çıkmaları gerekmeyecek.
* Anayasaya bağlılık ve sosyal uyuma vurgu: Alman Anayasası’na bağlılık prensibi yeni yasada daha net vurgulanıyor. Irkçı, cinsiyetçi, anti-semitik ve insanlık dışı davranışlarda bulunan kişilerin vatandaşlığa geçmesine
izin verilmeyecek.
Bu düzenlemelerle Almanya, göçmenler için daha kapsayıcı ve kolaylaştırıcı bir vatandaşlık süreci sunmayı hedefliyor.
Türk vatandaşları yasayı prensip itibarıyla olumlu karşılıyor. Ancak, bazı kuşkular da var. Ekim 2023’ten beri süren Gazze saldırısı nedeniyle Almanya’da İsrail’e sahip çıkma yaklaşımı hakim. Bu nedenle İsrail’e karşı olan kişi ve kuruşların dışlanmasına veya cezalandırılmasına yönelik bir toplumsal yaklaşım mevcut. Çifte vatandaşlığa ilke olarak karşı olan politikacılar, vatandaşlığa Müslümanların geçişini engellemek amacıyla bahaneler arıyor. Yabancılar dairelerinden “İsrail’in varlığını reddedenlerin” Alman vatandaşlığına geçişinin mülakat yapılarak engellenmesini istiyorlar.
Almanya Türk toplumuna mensup kitle örgütleri de Türk vatandaşlarının çifte vatandaşlık elde etmemesi için gelecekte ek koşullar getirilebileceği hususunun üzerinde duruyorlar.
Dışişleri Bakanlığı, 27 Haziran 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan bu yasa ile ilgili olarak, Almanya’daki tüm Türk başkonsolosluklarının başvuruları almaya hazır olduğunu bildirmişti. Ayrıca, bu yeni düzenlemenin getirdiği süreçleri detaylı şekilde anlatan kitapçık vatandaşların kullanımına sunuldu. Dışişleri Bakanlığı’nın konsolosluk hizmetlerine ilişkin sayfasına Almanya’daki vatandaşları Türk vatandaşlığına geçiş randevularını düzenleyen bir menü ilave edildi.
Almanya Türkleri konusunda uzman Ankaralı avukat Mehtap Biçer son günlerde Türk vatandaşlığına geçiş başvurularındaki artışa dikkat çekiyor. Özellikle Türkiye’de emekli olmak isteyen Alman vatandaşı Türklerin vatandaşlığa dönüş başvurusunda bulunduğunu belirten Biçer şu bilgileri veriyor: “Artık, Türkiye’den emekli olmaları mümkün. Yalnız, Alman vatandaşı oldukları süreye ait geçmişe yönelik borçlanma yoluyla ödeyemiyorlar. Bunun için SGK’yı mahkemeye vermeleri gerekiyor. Mahkeme sonunda emeklilik hakkını elde edebiliyorlar. Vatandaşlığa dönen Alman vatandaşı Türklerin bedelli askerlik ücretini ödemeleri gerekecek.”
Vatandaşlık reformu öncesinde son 4 yılda Türkiye’ye yönelik bir dizi vize reformuna imza atıldığını işaret eden Düsseldorf ve İstanbul”da faaliyet gösteren hukukçu Ersoy Sam, “Son iyileştirmelerle Almanya Avrupa’da Türk vatandaşlarına yönelik uygulamalarda en dikkat çeken ülke konumuna geldi” ifadelerini kullanıyor.